Years

2025

2024

2023

2022

2021

2020

2019

2018

2017

Categories

Authors

ARTICLES

Original Article

Tütün Kullanımı ile Duygu Düzenleme Güçlüğü ve Psikolojik İyi Oluş Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

İrem Teke Bulut,Ceylan Ergül Arslan
2024, 8(1), s:34-44

Amaç: Bu çalışmada tütün kullanan bireylerin duygu düzenleme güçlük düzeyleri ile psikolojik iyi oluş düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Bu araştırmanın çalışma grubunu 18-65 yaş arasındaki kişiler oluşturmuştur. Araştırma verileri sanal olarak Google Formlar yoluyla 212 kişiye ulaşılarak toplanmıştır. Veriler araştırmacı tarafından hazırlanan ‘Sosyodemografik Bilgi Formu’ ile ‘Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği’ (DDGÖ) ve ‘Psikolojik İyi Oluş Ölçeği’ (PİOÖ) ölçekleri katılımcılara online olarak gönderilmiş olup cevaplamaları istenmiş ve cevaplar değerlendirilerek toplanmıştır.

Bulgular: Araştırma kapsamında sigara kullanan 212 katılımcının verileri incelenmiştir. Katılımcıların sosyodemografik değişkenlerinin duygu düzenleme güçlüğü ve psikolojik iyi oluş düzeyleriyle karşılaştırılmıştır. Ayrıca, sigara kullanan bireylerin duygu düzenleme güçlükleri ve psikolojik iyi oluş düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmada elde edilen bulgulara göre, cinsiyet, medeni durum, çalışma durumu, gelir düzeyi, psikolojik rahatsızlık, ailede sigara içen bireyin olması durumu, sigara içme sebebi değişkenleri bakımından psikolojik iyi oluş ve duygu düzenlemede güçlükler puanlarında anlamlı farklılıklar saptanmıştır.

Sonuç: Sigara kullanan bireylerde Psikolojik iyi oluş ile duygu düzenleme güçlüğü arasında negatif yönlü, orta düzeyde ve anlamlı ilişki saptanmıştır.  Duygu düzenleme güçlüğü toplam puanı psikolojik iyi oluş puanlarını negatif yönlü ve anlamlı düzeyde yordamaktadır. Oluşturulan model varyansı %14 oranında açıklamaktadır.  Duygu düzenleme güçlüğü alt boyutlarının psikolojik iyi oluş puanlarını yordayıcılığına ilişkin bulgulara göre, duygu düzenleme stratejileri geliştirmede güçlük puanlarının psikolojik iyi oluş puanlarını negatif yönlü ve anlamlı düzeyde yordadığı bulunmuştur. Oluşturulan model varyansı %16 oranında açıklamaktadır.


Original Article

Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeğinin Türkçe Uyarlaması, Geçerlilik Ve Güvenirlik Çalışması

Tuğba Yılmaz,Zühal Albayrak,Tijen Acar
2024, 8(1), s:45-51

Amaç: Üçüncü el sigara dumanı, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu çalışmanın amacı Haardörfer ve arkadaşlarının geliştirdiği “Beliefs About ThirdHand Smoke’’ ölçeğini Türkçe’ye uyarlamak, geçerlilik ve güvenirliğini incelemektir.

Yöntem: Metodolojik çalışma, 01.05-29.6.2021’de Ankara’da yürütüldü. Öncelikle “Beliefs About Third Hand Smoke’’ ölçeğinin Türkçe versiyonu “Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’ elde edildi, geçerlilik ve güvenirlik analizleri uygulandı: Kapsam geçerliğinde uzman görüşüne başvuruldu; yapısal geçerlikte doğrulayıcı faktör analizi; iç tutarlılık ve sınıf içi korelasyon uygulandı. Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi polikliniklerine başvuran, Türkçe bilen, iletişim kurabilen, sigara kullanan veya sigara kullanan en az bir kişiyle yaşayan, gönüllü 256 erişkine “sosyodemografik özellikler formu” ve “Beliefs About ThirdHand Smoke’’ ölçeğinin Türkçe versiyonu ‘‘Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’ yüz yüze  uygulandı. Veri analizinde IBM SPSS 24,0 ve AMOS 21 kullanıldı.

Bulgular: “Beliefs About ThirdHand Smoke’’ ölçeğinin Türkçe uyarlaması “Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’, 9 madde, 2 faktörlüdür. “Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’nin tüm maddelerinin kapsam geçerlik indeksi ≥0,80; uzmanlar arasında uyum bulunmaktadır. Cronbach alfa değerleri genel/faktörler sırasıyla 0,910/0,849,0,835; ölçek yüksek, faktörler kabul edilebilir düzeyde güvenilirdir. Madde toplam korelasyonu 0,580-0,794; her madde kabul edilebilir derecede ayırt edicidir, ölçekte kalmalıdır. Sınıf içi korelasyonda, maddeler arası korelasyon matrisi r değerleri 0,376 -0,771’dir; maddeler orta düzeyde ilişkili, iç tutarlıdır. Doğrulayıcı faktör analizinde, uyum indeksleri CMIN/df=3,1, RMSEA=0,091, RMR=0,054, GFI=0,946, AGFI=0,889, NFI=0,953 ve CFI=0,967’dir; ölçeğin veriye iyi uyumu ve iki faktörlü yapısı doğrulanmıştır.

Sonuç: Haardörfer ve arkadaşlarının 2017’de geliştirdiği “Beliefs About ThirdHand Smoke’’ ölçeğinin Türkçe uyarlaması “Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’, güvenilir ve geçerli bir ölçüm aracıdır.

“Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’, çalışma ve eğitimlerde uygulanabilir, üçüncü el sigara dumanı farkındalığını artırabilir, tütünle mücadeleye yön verebilir.


Original Article

Sosyal Medya Kullanımı ve Yaşam Doyum Düzeyi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

Şule DOYAROĞLU,Cemal Onur NOYAN
2023, 7(2), s:5-12

Bu araştırmada, erişkin bireylerde sosyal medya kullanım bozukluğu ve yaşam doyumu arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmaya 221 erişkin birey katılmıştır. Katılımcılara Sosyodemografik Bilgi Formu, Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği (SMBÖ) ve Yaşam Doyumu Ölçeği uygulanmıştır. Katılımcıların anket yanıtları SPSS 28.0 paket yazılımına girilerek istatistiksel analizler yürütülmüştür. Sosyodemografik değişkenler bakımından yapılan karşılaştırmalar için bağımsız örneklem t-testi ve tek yönlü ANOVA uygulanmıştır. Sosyal medya kullanım bozukluğu ile yaşam doyumu arasındaki ilişkinin incelenmesi için Pearson korelasyonu uygulanmıştır. Yaşam doyumunun sosyal medya tarafından yordayıcılığının incelenmesi amacıyla çoklu regresyon analizi uygulanmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre, erkek katılımcıların sosyal medya kullanım bozukluğu puanları kadınlara kıyasla daha yüksek bulunmuştur. Öte yandan, sosyal medyada geçirilen süre ve sosyal medya uygulamalarının sayısı arttıkça sosyal medya kullanım bozukluğu skorlarının artış gösterdiği sonucu elde edilmiştir. Öte yandan, bekar ve düşük eğitim düzeyi bildiren katılımcıların sosyal kullanım bozukluğu skorları anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuştur. Yaşam doyumuna ilişkin bulgular incelendiğinde, evli olanlar, gelir düzeyi yüksek olanlar ve çalışan katılımcıların yaşam doyumu puanlarının anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu saptanmıştır. Yaşam doyumu ve sosyal medya kullanım bozukluğu puanları arasındaki ilişki incelendiğinde, sosyal medya skorlarının artışı ve yaşam doyumu skorlarının düşüşü arasında anlamlı ilişki olduğu saptanmıştır. Ayrıca, sosyal medya kullanım bozukluğu çatışma alt boyutunun yaşam doyumunu negatif yönlü ve anlamlı düzeyde yordadığı sonucu elde edilmiştir. Araştırma bulgularının, günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelen sosyal medya kullanımının ilişkili olduğu faktörlerin anlaşılması bakımından gelecekteki uygulama ve araştırmalara katkı sunması beklenmektedir.


Original Article

Madde Bağımlılığı Tedavisinde Aile Katılımının Stigmatizasyon, Algılanan Sosyal Destek ve Tedavi Motivasyonuna Etkisi

Ceren GÜNGÖR,Cemal Onur NOYAN
2023, 7(2), s:13-18

Amaç: Bu çalışma madde bağımlılığı tedavisinde aile katılımının stigmatizasyon, algılanan sosyal destek ve tedavi motivasyonuna etkisini araştırmak amacıyla planlanmıştır.

Yöntem: Araştırmamızın katılımcıları, NP Beyin Hastanesi AMATEM servisi ve Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM)’ne başvuran madde kullanım bozukluğu tedavisi alan kişilerden oluşmaktadır. Araştırma 18 yaş ve üzerinde madde kullanım bozukluğu tedavisi alan 88 erkek ve 10 kadın olmak üzere toplamda 98 gönüllü katılımcıdan oluşmaktadır. Katılımcılardan 57 kişinin ailesi tedaviye katılım sağlarken geriye kalan 41 kişinin ailesi tedavi sürecinde yer almamaktadır. Veri toplama aracı olarak, Kişisel Bilgi Formu, YEDAM Madde Bağımlılığı Stigmatizasyon Ölçeği(YMBSÖ), Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği (ÇBADÖ), Tedavi Motivasyon Anketi(TMA) kullanılarak toplanmıştır.

Bulgular: Sonuçlar değerlendirildiğinde algılanan sosyal destek aile alt boyutu ile tedavi motivasyon anketinin tedaviye güven alt boyutu arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Tedavi Motivasyon Anketi alt boyutlarından kişiler arası yardım arama puanı, tedaviye ailesi de katılan hastalarda daha yüksek bulunmuştur. Katılımcıların yaşadıkları kişiler ile stigmatizasyon puanları karşılaştırıldığında, yalnız yaşayan kişilerin, ailesi ile yaşayan kişilere göre stigma puanlarının yüksek olduğu sonucuna varılmıştır.

Sonuç: Çalışmamızdan elde edilen bulgular göstermiştir ki madde bağımlılığı; hastaların sosyal yaşantıları, aile ve çevre ilişkileri, iş ve akademik hayatları gibi birçok yaşamsal sürecini, olumsuz anlamda etkilemektedir. Gün geçtikçe daha büyük bir toplumsal sorun haline gelen madde bağımlılığı için, özellikle ailelerin ve toplumun da dahil olduğu, kişilerin tıbbi tedavisinin yanı sıra sosyal yaşamlarını, eğitim ve iş hayatlarını, aile ve çevre ilişkilerini düzenlemeye yardımcı olan multidisipliner bir yaklaşımın gerekliliği yadsınamaz bir gerçektir.


Review Article

Kendi Kendine Yardım Grupları: Bağımlılık Tedavisindeki Rolü

Simge ALEVSAÇANLAR CÜCÜ
2023, 7(2), s:19-25

Kendi kendine yardım grupları, belirli bir konuda ortak endişeleri, sorunları veya mücadeleleri paylaşan bireylerin bir araya gelerek deneyimlerini paylaştığı ve birbirlerine destek sağladığı yapılanmalardır. Bu gruplar, bağımlılık, ruh sağlığı sorunları, sağlık sorunları, yas, boşanma gibi yaşamın çeşitli alanlarındaki zorluklarla ilgili olabilirler. Ülkemizde ve dünya genelinde Adsız Alkolikler ve Adsız Narkotikler gibi kendi kendine yardım gruplarının bağımlılık tedavisindeki etkinliğini gösteren birçok çalışma bulunmaktadır. Bu çalışma, kendi kendine yardım gruplarının işlevleri ve bağımlılık tedavisindeki önemini ve rolünü anlamaya odaklanmaktadır.


Review Article

Bağımlılık ve Duygu Odaklı Çift Terapisi

Gül ERYILMAZ,Burcu YÜCETÜRK
2023, 7(2), s:26-35

Bağımlılık; biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri olan bir hastalıktır. Özellikle aile işlevinde bozulmalar bu hastalığın aynı zamanda aile hastalığı olarak ele alınmasına neden olmuştur. Bu aileler, sosyal ilişki, iletişim, ekonomik sorunlar, ev içi şiddet ve olumsuz duygular yaşamakta yardım ve danışmanlığa gereksinim duymaktadırlar. Bu gözden geçirme yazısında, bağımlı hastaların eş sorunlarında duygu odaklı çift terapi uygulamaları özetlenmiştir.


Review Article

Bağımlılık Rehabilitasyonu

Çetin Alptekin,Zakirov Fagan
2023, 7(1), s:5-8

Rehabilitasyon, bağımlılığın getirdiği davranış kalıplarının yıkılıp yerlerine yeni davranış biçimlerinin yerleşmesini, içinde bulunduğu ortamda diğer insanlar ile ilişki kurmaya başlamasını ve yeni ilişki biçimlerinin kurulması, madde kullandığı süreç içinde bozulan aile ve çevre ilişkilerinin tekrar düzenlenmesini içerir. Alkol ve madde kullanım bozukluğunun biyopsikososyal yönden pek çok probleme neden olan karmaşık bir tablo olması nedeniyle bireylerin tedavisi; tıbbi tedavi, psiko-sosyal tedavi ve sosyal rehabilitasyon programlarından oluşmaktadır. Sosyal rehabilitasyon programları ise alkol ve madde kullanım bozukluğu olan bireylerin yeniden topluma kazandırılması ve sosyal işlevselliğinin sağlanması amacıyla oldukça önemlidir.

 


Original Article

Erişkinlerde Pandemi Döneminde Akıllı Telefon Kullanımı ve Oyun Oynama Davranışının Değişimi ve Yaşantısal Kaçınma ile İlişkisinin İncelenmesi

Fatma Betül Esen,Ahmet Üzer,Lütfiye Nur Akkoç Arabacı,Sümeyra Bilgiç,Meryem Zeynep Uğurlu,Nisanur Sarıgül,Deniz Doğan,Zeynep Şahin
2023, 7(1), s:9-16

Amaç: Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 11.03.2020’de pandemi olarak ilan edilen Covid-19 salgını, Türkiye’yi de etkilemiş ve ilk vaka 11 Mart 2020’de tespit edilmiştir. Zorunlu kısıtlamalarla beraber Covid-19 pandemisinde internet kullanımı giderek vazgeçilmez bir duruma gelmiştir. Bu araştırmada Covid-19 Pandemi döneminde erişkin bireylerde oyun oynama ve akıllı telefon kullanma davranışının değişimi ve yaşantısal kaçınma ile arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır.

Yöntem: Çalışmaya 08.01.2022–28.03.2022 tarihleri arasında 18–65 yaş arası gerekli kriterleri karşılayan 269 kişi katılmıştır. Katılımcılara Sosyo-demografik Veri Formu, Akıllı Telefon Bağımlılığı Ölçeği – Kısa Formu (ATBÖ–KF), Internet Oyun Oynama Bozukluğu Ölçeği (IOOBÖ9–KF), Çok Boyutlu Yaşantısal Kaçınma Ölçeği – 30 (ÇBYKÖ–30) ve Kabul ve Eylem Formu–2 (KEF–2) olmak üzere beş ölçek uygulanmıştır.

Bulgular: Katılımcıların %60,8’i pandemi döneminde akıllı telefon kullanım süresinin arttığını, %71,5’i oyun oynama süresinin değişmediğini ifade etmiştir. Akıllı telefon kullanma ve oyun oynama davranışlarının yaşantısal kaçınmanın alt boyutu olan erteleme ile pozitif yönde ilişkili olduğu bulunmuştur. Yaşantısal kaçınma, erteleme ve kullanım süresinin akıllı telefon bağımlılığını; oyunda geçirilen sürenin ise oyun oynama bozukluğunu yordadığı gösterilmiştir.

Sonuç: Mevcut araştırmada, akıllı telefon bağımlılığının; yaşantısal kaçınma ile ilişkili olduğunu, yaşantısal kaçınma erteleme alt boyutunun önemini, aynı zamanda akıllı telefonla geçirilen süre ve telefon ile uyumanın da akıllı telefon kullanımının olumsuz sonuçları üzerindeki etkisi gözlemlenmiştir. Oyun oynama bozukluğunda ise oyunda geçirilen sürenin önemli olduğu gösterilmiştir.


Review Article

İlk Görüşme ve Anamnez Alma

Sedef KOÇ BAL,Gürler GÜZ,Duygu KILIÇ ÖZTAN
2022, 6(2), s:5-11

DOI : -

Bağımlılık tedavisinin olumlu sonuçları ile tedavinin devamlılığı arasında doğru orantılı bir ilişki vardır. Tedavinin devamlılığının sağlanması için danışanla ilk görüşmede kurulan ilişkinin ve danışanın olası ön yargılarının ortadan kaldırılması önemlidir. İlk görüşmede danışanın sorularına mümkün olduğunca cevap verilmelidir. Terapötik bir ilişki kurmak ve terapötik yol haritasını bilmek, danışanın tedaviye olan güvenini ve güvenini artırmasına yardımcı olur.


Review Article

Bağımlılıkta Psikoterapinin Kullanımı

Aslı Zeynep Başabak Bhais
2022, 6(2), s:12-16

DOI : -

Bağımlılık, ömür boyu süren ve tedavi edilebilen kronik bir hastalıktır. Tedavi, farmakolojik tedavi ve psikososyal tedavinin birlikteliği ile olur (1). Bağımlı bireyin ihtiyaçlarına göre tasarlanmış birçok farklı terapi türü vardır. Bilişsel Davranışçı Terapi, Motivasyonel Görüşme, Kişiler Arası Terapi, Farkındalık Temelli Terapiler, Dinamik Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi, Davranışçı Terapi, Aile Terapileri gibi terapiler bağımlılık tedavisinde etkinliği kanıtlanmış yaklaşımlardır.  Bireye ve soruna farklı açılardan yaklaşan bu terapilerin tümünde ortak hedef, kişinin alkol/maddeyi kullanmadığı süreyi uzatarak yaşam kalitesini arttırabilmektir (1,2).

Bu yazıda bağımlılık hastalığında kullanılan etkili psikososyal tedaviler hakkında genel bilgi vermek amaçlanmıştır.